Executive Summary - Teknoloji - 5
Otonom araçlardan nükleer enerjiye, teknoloji dünyasının çarpıcı gelişmeleri ve tartışmaları bu sayıda!
Executive Summary - Teknoloji bülteninin beşinci sayısından merhaba! Sizler için yine, mutlaka karşınıza çıkacak teknoloji haberlerini ve gelişmeleri topluyor, yorumluyorum.
Elon Musk haftası :)
Sadece Elon Musk iştirakleri üzerine bir bülten hazırlasak sanırım içerik sıkıntısı çekmeyiz. Tesla geçtiğimiz hafta merakla beklenen “We, Robot” etkinliği ile yeni araçlarını tanıttı.
Geleceğin ürünleri: “Robotaxi ve Robovan”
Tanıtılan ilk araç, direksiyonu ve pedalları olmayan otomobil “Robotaxi” oldu. Tamamen otonom bir şekilde, sürücüye ihtiyaç duymayan ve yolcularını belirlenen hedefe götüren otomobil iki kişilik ve geniş bir bagaj hacmine sahip. Bu araçla birlikte sürücü kontrolündeki otonom sürüş yeteneği olan araçlardan, kontrolün tamamen araçta olduğu bir döneme geçeceğiz. Rakiplerin kullandığı Lidar olarak bilinen laser temelli sensörlerin aksine, Tesla araçlarında tamamen kameralar ve bilgisayar gücüne güveniyor. Detaylara baktığımızda Tesla, yeni model için mil başına 0,20 dolar enerji maliyetinden bahsediyor. 30.000 dolar, hedeflenen satış fiyatını da ekleyelim.
“Robotaxi” olarak tanıtılan bu araç benim fikrime göre salt taksi amaçlı kullanılmayacak. Gün içinde sizi taşıyan robo-taksi, sizinle işi bittiğinde neden başkalarını taşıyıp para kazanmasın? Zaten ABD’de Uber ve Lyft gibi firmalar bu şekilde çalışıyorlar. Herkes kendi aracı ile taşımacılık hizmeti veriyor. Uber’den arabanın şoförünü çıkartırsanız, iş modeli “Robotaxi” ile aynı noktaya geliyor. Kablosuz şarj ve otomatik temizlik seçeneklerini de eklenince “neden olmasın?” diyorum. Gelecekte otomobil satın almayıp, sadece abone olmak mümkün olacak. Hoş geldin yeni abonelik.
Bu lansmanda bir de “Robovan” yani robot minibüs tanıtıldı. Bu da tamamen sürücüsüz olarak çalışacak ve 20 kişiye kadar yolcu taşımacılığı yapacak.
Tesla “Robotaxi”yi en geç 2027’de satışa sunmayı planlıyor. Bu vaadin iyimser olduğunu kendisi de kabul eden Musk'ın geçmişteki benzer vaatleri öngörülen tarihlerin tutmaması ile gündeme gelmişti. Sosyal medyada çokça konuşulmasına rağmen yatırımcılar proje ve öngörülen tarihlere çok ikna olmamış gibiler. Tanıtımın sonrası Tesla hisselerindeki %9’luk düşüş yatırımcıların endişesini gösterir nitelikte.
Bugünün ürünü: “Waymo”
Sürücüsüz taksiler, bültenimizin takipçileri için yabancı bir kavram değil. Her bültenimizde kendine yer bulan Waymo firması sürücüsüz taksi hizmetinde Tesla’nın açık ara önünde diyebiliriz. Waymo, halihazırda Los Angeles, San Francisco, Phoenix ve Austin şehirlerinde yolcu taşımacılığı yapıyor. Taşımacılık izinlerini aldığı Atlanta’da ise gün sayıyor.
Waymo’nun Tesla’dan tek farkı normal elektrikli araçları modifiye ederek sürücüsüz hale getirmesi. Yani direksiyon ve pedallar hala mevcut. Şu anda ağırlıklı olarak Jaguar I-Pace model araçları kullanan Waymo, yoğun talep karşısında Hyundai ile de anlaştı. Ioniq 5 modelinin Waymo donanımı ile donatılmış halleri 2025 yılı içinde yollarda olacak. Georgia eyaletinde inşa edilen Hyundai fabrikasından çıkacak araçların Waymo tesislerinde sürücüsüz hale getirilmesi planlanıyor.
Waymo otoparkını canlı izleyin!
Konu Waymo’dan açılmışken hoşuma giden bir Youtube canlı yayın linkini sizinle de paylaşmak istedim. San Francisco’da Waymo otoparkının yakınında oturan bir yazılımcı, bu araçların kendi kendine park manevrası sırasında sıklıkla korna çaldıklarını, bu yüzden rahatsız olduğunu Waymo’ya bildirmiş. Waymo da özür amaçlı bu arkadaşa ücretsiz seyahat için farklı promosyon kodları tanımlamış. Kodlarda sınır olmadığını gören yazılımcı arkadaş gün boyu süren seyahatler yaparken durum Waymo tarafından fark edilmiş ve kodlar iptal edilmiş :) Sonrasında ise lokasyona olan yakınlığını kullanarak canlı Youtube yayını başlatmış. Siz de bu sürücüsüz araçların iş bitimi nasıl park ettiklerini, iş çıktığında otoparktan nasıl ayrıldıklarını merak ediyorsanız buradan izleyebilirsiniz.
Otonomumsu “Optimus” robotlar
Tekrar Tesla’ya dönersek, bu etkinlikte direk tanıtımı yapılmasa da başrolde kendi hallerinde çalışan Optimus robotlar vardı. İnsanlarla beraber yürüyen, onlara içecek hazırlayan ve hatta taş kâğıt makas oynayan Optimus etkinlik sonra en çok konuşulan Tesla ürünüydü. Sanki “Robotaxi” değil de Optimus için yapılan bir etkinliğe gitmişti insanlar. Etkinlik ardından herkes günlerce Optimus’ları konuştu. Hatta taş kâğıt makas videosunu kızımla (11) izlerken “Baba, robotlardan korkacak bir şey yokmuş, çok yavaşlar, ben her seferinde yenerim bunları.” dedi. Tabi bu oyun özelinde gelişecek şeyler olsa bile gelecek vaat eden bir ürün olarak düşündüm. Ama 3 gün önce bomba haber ortamlara düşene kadar. Meğerse Optimus robotları yöneten insan operatörler varmış. Yani tam otonom değillermiş. Buradan çıkardığımız sonuç Tesla yine -mış gibi yapmış. Acaba Tesla çalışanları bizim “Robot Adam”dan mı esinlendiler?
SpaceX, Mars yolunda yeni bir kilometre taşını geride bıraktı
Yatırımcıları tatmin etmeyen bu etkinlik Elon Musk’ın yüzünü güldürmese de SpaceX’in başarılı inişi Musk için haftanın teselli ikramiyesi oldu.
Güney Teksas'taki üssünden kalktıktan 7 dakika sonra kalkış yaptığı üsse geri dönen ve SpaceX tarafından “chopstick” olarak adlandırılan metal kollar tarafından yakalanan Starship roketi önemli bir başarıya imza atmış oldu. Daha önce SpaceX roketleri yine kendi kendilerine bir alana iniş yapabiliyorlardı. Fırlatma rampasına iniş özelliği sayesinde hem alan inişi için gerekli ayakların ağırlıklarında kurtuldular hem de operasyonel olarak iniş yapan roketin tekrar rampaya taşınması prosedürü ortadan kalkmış oldu. Daha önceki yöntemlerde her fırlatışta füze tekrar kullanılamıyordu. Bu da yüksek maliyetlere sebep oluyordu. SpaceX’in alametifarikası bu özellik ile her roket tekrar tekrar yakıt doldurularak defalarca kullanılabilecek. Bu sayede yakın gelecekte daha erişilebilir fiyatlara uzay seyahatleri yapabileceğiz. Belki de çok takın bir tarihte Mars’a da seyahat edebileceğiz. Peki bu seyahatlerde vize gerekecek mi? Bizim için en önemli soru bu sanırım.
Wordpress’te olaylar olaylar…
Bültenin tamamını Elon Musk ve iştiraklerine teslim etmeden diğer konulara geçmek istiyorum.
Geçtiğimiz sayıda yazdığım Wordpress kavgası yeni aktörleri ile büyüyerek devam ediyor. Küçük bir özetle hatırlatacak olursam: Wordpress bir açık kaynaklı içerik yönetim yazılımı ve marka hakları Automattic firmasında. Bu firmanın CEO’su Matt Mullenweg, WP Engine firmasının yeterli desteği vermemesine rağmen Wordpress ismini kullanarak çok para kazandığını iddia ederek bir kavga başlattı. Bu ağız dalaşı iki firma ile sınırlı kalmayıp büyümeye devam ediyor.
Öncelikle Automattic çalışanlarının yaşananlardan oldukça rahatsız oldukları su yüzüne çıktı. Bu rahatsızlık basite alınmaması gereken bir durum. Toplamda 159 çalışan (iş gücünün yaklaşık %8,5 kadarı) Automattic’den ayrıldılar.
Bir noktada durur dediğimiz tartışma Automattic’in WP Engine’e ait olan ve Wordpress.org sitesi üstünden listelenip, kullanılan “Advanced Custom Fields” eklentisine biraz kaba bir tabir ile “çökmesi” ile daha da alevlendi. Evet doğru okudunuz, Automattic bu eklentiyi izin almadan devralarak adını “Secure Custom Fields” olarak değiştirdi. Ve buradaki savunması güvenlik amacı ile bunu yapmak zorunda oldukları.
Automattic ile WP Engine arasındaki bu ağız dalaşını da aşan kavgaya en son dahil olan 37signals şirketi ve Ruby on Rails projesinden tanıdığımız David Heinemeier Hansson oldu. X platformundaki Mullenweg ile tartışmalarından sonra kendi sitesinde zehir zemberek bir blog postu ile yeni cepheyi ilan etmiş oldu. Ve WP Engine’e projeyi “fork”layarak yeni bir sürüm üstünden gitmesini tavsiye etti. Sanırım bu işin sonunda adı Wordpress olmayan yeni bir Wordpress klonu doğacak.
Yeni iPad Mini ve Apple’da stratejik değişiklikler
Apple yeni iPad Mini’yi sessiz sedasız duyurdu. Kendi sitesinden bir blog yazısı ile tanıttığı yeni iPad Mini, hem Apple Intelligence hem de ücretsiz olarak ChatGPT sunacak. A17 Pro çiple güçlendirilmiş iPad Mini’nin satışları başladı bile.
Bu arada yeni iPhone ve yeni işletim sisteminin duyurulduğu etkinlik üstünden haftalar geçmiş olmasına rağmen vadedilen özellikleri içeren yeni iOS sürümü yayınlanmadı. Bu etkinlikle YZ konusuna Apple’ın cevabı olarak nitelendirilen Apple Intelligence tanıtılmıştı. Çok net bir biçimde aceleye geldiği belli olan iPhone 16 ve iOS işletim sistemi konusunda tepkiler artmaya devam ediyor. Bu sebeplerden dolayı Apple'ın her yıl yeni bir seri tanıtma stratejisinden vazgeçmeyi düşündüğü yönünde bir söylenti var.
Enerjiye aç veri merkezleri ve hortlayan nükleer santraller
Eski sayılarda sürekli olarak yeni veri merkezi yatırımlarından bahsettim. YZ araçları bize çok çaktırmasa da yoğun bir işlemci gücüne, yani sürekli olarak daha büyük ve daha güçlü veri merkezlerine ihtiyaç duyuyor. Sürekli veri merkezi yatırım haberleri okumanız bu yüzden. Peki bu veri merkezlerini 24 saat aralıksız çalıştıran güç ne? Tabii ki elektrik. Hem içerideki sunucuları koşturmak hem de onları soğutabilmek için devasa miktarlarda elektrik harcanmakta.
Aslında YZ patlamasına kadar her şey görece daha planlı gidiyordu. Evet, pandemi veri merkezlerine ihtiyacı artırmış ve dolaylı olarak enerji ihtiyaçları da artmıştı. Yine de öngörülebilir bir artıştan bahsediyoruz. Birçok ülke nükleer enerjiden yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmış ya da geçmeyi planlamıştı. Örneğin Almanya 2023’de tüm nükleer reaktörlerini kapatarak nükleere veda etmişti. YZ patlaması ise tüm hesapları alt üst etti. Her ay açıklanan yeni yatırımlar, hali hazırda çalışan veri merkezlerinin kapasite kullanımlarının artması derken elektrik ihtiyacı beklenmeyen derecede arttı.
McKinsey raporuna göre 2026’da veri merkezleri elektrik tüketimi neredeyse ikiye katlanmış olacak. Yine aynı rapora göre 2030’da ABD içinde veri merkezlerinin tüketimi toplam tüketimin %11,7 oranına ulaşacak. Bunun ortalama bir senaryo olduğunu belirteyim. YZ kullanımı bu hızda artmaya devam ederse bu rakamlara çok daha hızlı ulaşabiliriz. Şu anda raporlara çok yansımasa da bu ihtiyacın karşılanması için nükleer enerjinin yine önemli bir rol üstleneceğini düşünüyorum. Amazon da bu konuya 500 milyon dolar yatırımını açıkladı.
2019’dan beri kapalı olan ABD’deki Three Mile Island nükleer santralinin geçtiğimiz ay yeniden işletmeye açılması ve Microsoft ile 30 yıllık bir enerji sözleşmesi yapması da nükleer enerjiye ihtiyacımız olduğunun en önemli göstergelerinden birisi.
Meraklısı için 1979’da yukarıdaki fotoğrafta gözüken Three Mile Island reaktöründe bir kaza meydana geldiğini ve sızıntı olduğunu ekleyelim. Bu kazanın belgeseli Netflix tarafından yayınlandı.
Amazon’un yeni Kindle Modelleri
Amazon, her ne kadar ülkemizde resmi olarak satılmasa da kitap tutkunlarının yurt dışından alıp kullandıkları Kindle’ın yeni modellerini tanıttı. Bildiğimiz tabletlerden farklı olarak gözü yormayan e-ink teknolojisine sahip ekranlara sahip olan bu cihazlar rahat taşınabilmesi ve milyonlarca kitap arşivine sahip Amazon sayesinde hep ilgi çekici oldu.
Asla fiziki kitabın yerini tutmayacağını düşünen bir Kindle kullanıcısı olsam da, hem fiziki kitapları hem de Kindle’ın rahatlığını seviyorum. İçinde onlarca kitap yüklü olan bir Kindle 200 gr civarı bir ağırlığa sahip. Benim için yolculuklar için ideal. Geçen haftaki tanıtımla bu güzel e-kitap okuyucularının renkli ekranlısı da tanıtılmış oldu. Renkli e-ink ekrana sahip olan bu model özellikle çizgi roman okuyucuları ve çocuklar tarafından uzun süredir bekleniyordu. Aynı zamanda cümlelerin altını çizmekle yetinmeyip, el yazısı notlar da almak isteyenler için de yeni bir Kindle Scribe modeli de tanıtıldı.
Bu sayının da sonuna geldik.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi yorum olarak yazmaktan lütfen çekinmeyin.
Eğer hoşunuza da gittiyse arkadaşlarınızla da paylaşırsanız memnun oluruz.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.