Apple’ın Yeni Gözdesi: Perplexity
Apple, yapay zekâ konusunda en hızlı çözümün ‘Satın Al’ tuşuna basmak olduğuna karar vermiş görünüyor.
Apple, yapay zekâ ile ilgili gelişmeler konusunda uzun süre sessiz kaldı. Apple Intelligence diye bir şey duyduk ama sonra bu konuda beklenen adımlar bir türlü atılamadı. Microsoft, Google ve Meta milyarlarca dolarlık yatırımlarla kendi ekosistemlerini güçlendirirken, Cook’un yaptığı açıklamalara göre Apple, daha çok küçük ölçekli satın almalarla bu alanda ilerliyor. Fakat habere göre şimdilerde çok farklı bir senaryo konuşuluyor: Perplexity AI’ın Apple tarafından satın alınabileceği.
Asıl mesele, bu hamlenin ne yapabileceği değil aslında benim merak ettiğim konu Apple’ın bunu neden şimdi yapmak istediği.
Bu bir stratejik sabır politikasının devamı mı? Yoksa yapay zekâda geride kalmama refleksiyle atılan zorunlu bir adım mı?
Stratejik Sabır mı?
Apple bugüne kadar yapay zekâ yatırımlarında oldukça temkinliydi. 2025’te yedi şirket aldı, hiçbiri büyük ölçekli olmadı. Perplexity AI ihtimali ise bu tabloyu değiştirecek ölçekte. 14-18 milyar dolar seviyesinde konuşulan bu alım, Apple’ın en büyük hamlesi olabilir.
Daniel Ives, Perplexity’yi “Yapay zekâ stratejisini başlatacak zorunlu fırsat” olarak tanımlıyor. Ancak Siri ile ilgili geliştirmelerin 2026’ya ertelenmesi ve yapay zekâ ile ilgili içeride geliştirme noktasında yaşanan zorluklar, bu adımın planlı bir stratejiden çok zaman baskısının ürünü olabileceği tezini de güçlendiriyor.
Eğer bu satın alma, Apple’ın önce pazar otursun politikasının devamıysa uzun vadeli vizyonu hızlandıracak bir etki yaratabilir. Fakat yalnızca geride kalmamak için atılan bir adımsa Apple kendi temposunu belirleyen şirket olmaktan çıkıp rakiplerinin temposuna ayak uydurmaya çalışan bir markaya dönüşebilir.
Beklenti mi Güven mi?
Apple, yapay zekâdaki yavaş ilerleyişini kalite odaklı geliştirme söylemiyle çerçeveledi şimdiye kadar. Bu yıl piyasaya sürülen 20’den fazla Apple Intelligence özelliği (görsel tanıma, metin üretimi, cihaz içi ve bulut hibrit yapısı) pazarda Apple’ı öne taşımıyor. Aksine kullanıcılarda bu alanda hiçbir ilerlemenin olmadığı algısını pekiştiriyor.
Perplexity gibi bir aracın bünyeye katılması, Apple açısından güçlü bir adım olabilir. Mottomuz da hazır “Arama deneyimini yeniden tanımlayan yapay zekâ artık Apple içinde.” Kullanıcı açısından baktığımızda ise yapay zekâ alanında Apple’ın hızlandığını da gösterebilir. Fakat burada risk, hikâyenin teknolojiye dönüşme hızında.
Yapay zekâ alanındaki rekabette marka değeri, hangi özelliklere sahip olduğunuzdan çok bunları ne kadar hızlı ve tutarlı sunduğunuzla ölçülüyor. Apple bu alımdan sonra ilerleme hızında bir ivme yakalayarak geride değil, oyunun içinde olduğu mesajını verebilir.
Markalar Açısından Yeni Bir Bağımlılık Alanı
Tüm bunların dışında bir de bu satın alma sonrası markalar açısından Apple’ın ekosisteminde yer edinme çabası karşımıza çıkacak. Perplexity, Comet tarayıcısıyla arama sonuçları sunan bir sistem olmanın ötesinde bilgiyi yeniden düzenleyen, bağlam ekleyen ve tek bir yanıt akışı hâline getiren bir yapay zekâ motoru. Böyle bir teknolojinin Apple’ın elinde olması, kullanıcıların bilgiye erişim noktasını tamamen Apple’ın kontrolüne taşır. Bu da markalar açısından tüketiciye ulaşmanın artık klasik arama sayfaları üzerinden değil de Apple’ın yapay zekâsının seçip sıraladığı içerikler üzerinden gerçekleşeceği anlamına geliyor.
Apple’ın Private Cloud Compute ve Apple Intelligence mimarisi, cihaz içi modelleri ve bulut tabanlı büyük modelleri kendi standartlarıyla entegre ediyor. Bu kapalı yapı, veri akışından öneri sistemine kadar tüm etkileşim noktalarını Apple’ın kontrolüne veriyor. Böyle bir ortamda markaların görünürlük kazanması, içeriklerini ve ürün verilerini bu sistemin beklentilerine uyumlu hâle getirmesine bağlı olacak.
Kısacası markalar açısından baktığımızda yeni bir alanın daha açılacağını söyleyebiliriz. Ya da bağımlılık yaratacak yeni mecra.
Başrolde Kim Var?
Perplexity olasılığı, yapay zekâ konusunda Apple'ın nasıl bir rol üstleneceğini de gösterecek. Burada iki seçenek var: Kullanıcıyla etkileşim noktalarını kendi ekosisteminde tutan, kapalı ama güçlü bir merkez olmak. Ya da yapay zekâyı hız kazanmak için kullanıp daha açık ve esnek işbirlikleriyle ilerletmek.
Asıl kritik olan, Apple’ın bu kararı hangi öncelikle vereceği. Kısa vadeli hız kazanma isteği mi yoksa uzun vadede oyunun merkezinde kalma hedefi mi ağır basacak?


