ChatGPT’nin Reklamsız Gelir Modeli
ChatGPT’nin reklamsız modeli, kullanıcı güvenini komisyona çeviren görünmez bir yönlendirme.
Sam Altman verdiği bir röportajda ChatGPT’nin kullanıcı ile aynı tarafta olduğunu ifade ediyor. Google’ı, reklam gelirine dayalı olduğu için kullanıcı çıkarlarını ikinci plana atmakla suçluyor. Ona göre ChatGPT, reklam almadığı için tarafsız, kullanıcıyı manipüle etmeyen, güvene dayalı bir sistem. Tabii ki, yersen?
Altman reklama karşıymış gibi konuşurken, aslında kuracağı yeni sistemi anlatıyor. Görünür olmayan ama her kararda payı olan bir reklam modelinden bahsediyor. Transaction fee sistemi, güvenin finansal bir araç haline geldiği bir versiyon.
Kullanıcı ChatGPT’ye güveniyor çünkü karşısında bir satıcı yok. Fakat perde arkasında bu güvenin ticari bir karşılığı da var. Altman’ın kullanıcıyla aynı tarafta olma söylem, aslında ikna etmeye gerek kalmadan güvenin satılabilir hale gelmesi demek.
Kullanıcıyla Aynı Tarafta Olmak
Altman, ChatGPT’nin reklamlardan uzak durduğunu ve bu sayede kullanıcıyla aynı tarafta yer aldığını ifade ediyor. Ona göre Google, reklam gelirini artırmak için sonuçları bilinçli olarak kusurlu gösteriyor. ChatGPT ise kullanıcının güvenini koruyarak para kazanıyor.
Ancak Altman’ın önerdiği modele bakınca işin tamamen duygusal(!) olduğunu daha iyi anlıyoruz. ChatGPT, kullanıcının “en iyi seçenek” önerisine duyduğu güveni, işlem ücretine çevirmeyi planlıyor.
Altman bunu açık biçimde de anlatıyor: ChatGPT bir otel önerdiğinde, bu öneri reklamla değil kullanıcı için en uygun seçeneği bulma amacıyla yapılıyor. Bununla birlikte kullanıcı bu oteli ChatGPT üzerinden rezerve ettiğinde sistem o işlemden küçük bir komisyon alıyor.
ChatGPT, önerisinin doğruluğuna güvenen kullanıcıyı işlem yapmaya yönlendiriyor ve o işlem üzerinden kazanç elde ediyor. Bu noktada kullanıcıyla aynı tarafta olma söylemi aslında yeni bir ticaret modeli.
Etik Bir Kılıf
Altman, ChatGPT’nin reklama kapalı olmasını etik bir tercih olarak sunuyor. Ona göre bu yaklaşım, kullanıcıyla çıkar çatışması yaşamayan, güvene dayalı bir ilişki kurmanın yolu. Ama yukarıda da açıkladığım gibi ChatGPT, önerdikleri üzerinden komisyon almayı amaçlıyor.
Bana göre bu sistem klasik reklam modelinden daha etkili bir ekonomik yapı kuracak. Google tıklama üzerinden gelir elde ederken, ChatGPT doğrudan yapılan işlemlerden kazanacak. Reklam görmeyeceğiz fakat yaptığımız her tercih sistem için bir gelir kalemi olacak.
Altman’ın etik olarak sunduğu yapının temelleri bunlar. Kullanıcı ile aynı tarafta olmak ise güveni kazanıp nakite dönüştürdüğü bir düzen.
Güvene Dayalı Yönlendirme
Altman’ın reklamsız modeli tarafsız deneyim gibi görünüyor. Fakat sistem, kullanıcıyı ikna etmek yerine yönlendirmeyi güven üzerinden yapıyor. Kullanıcı ChatGPT’nin ticari bir motivasyonla konuşmadığına inanacak. Bu inanç ise öneriyi sorgulamadan kabul etmesini sağlayacak.
Altman’ın açıkladığı gibi ChatGPT, kullanıcıya “en iyi otel” önerisini verirken hiçbir markadan para almayacak. Ancak kullanıcı o oteli ChatGPT üzerinden rezerve ettiğinde, sistem işlemden komisyon kazanacak. Kullanıcı bunu bilse bile, önerinin “en iyi seçenek” olduğu varsayımıyla hareket edecek.
Bundan daha iyi bir manüpilasyon olabilir mi? Model sana bunu al demeyecek ama senin için en iyi seçenek bu diyecek. Kullanıcının modele olan güveni modelin kontrolü ele almasına sebep olacak. Reklam görmeden karar üzerinde etkisi olan bir modelden bahsediyoruz.
Kullanıcının Seçimi
Google açık oynuyordu. Kullanıcı arama yaptığında hangi sonucun sponsorlu, hangisinin organik olduğunu görebiliyordu. Sistem şeffaftı ama dürüstlüğü tartışılabilirdi. Altman bu düzene itiraz ediyor ve ChatGPT’y reklamsız, tarafsız, kullanıcıyla aynı tarafta bir sistem olarak konumlandırıyor.
Fakat perde arkası öyle demiyor. Yeni modelde reklam görünmüyor çünkü gerek yok. ChatGPT sana “senin için en iyi otel”i önerdiğinde o otel reklam vermemiş olabilir, ama sistem bu öneriyi satışa dönüştürdüğünde ücret alıyor. Kullanıcı artık neyin ticari, neyin tavsiye olduğunu ayırt edemiyor. Kararlarımızı şekillendiren bir yapı var karşımızda.
Markalar için ise görünen o ki, SEO ya da reklam bütçesinin ötesinde modelin “en iyi seçenek” tanımına uygun olmak önemli hale gelecek. Ürün bilgisi, kullanıcı yorumları, fiyat istikrarı, dönüşüm oranı gibi sinyaller, modelin karar mekanizmasına girdi olarak işliyor. Markalar için mesele modelin önerdiği bir marka olabilmek. Bütün bu anlatılanlardan yola çıkarak pazarlama bir veri mühendisliği problemine dönüşüyor. Markalar bu veri mühendisliği yolculuğunda ne yapacak? Beraber göreceğiz.


