Executive Summary - Pazarlama bülteninden merhaba! Bu hafta yine pazarlama evrenindeki son gelişmeleri sizler için yazdık. Bu hafta bültende;
Google'a açılan davalar
Google’ın yapay zekâ alışveriş aracı
TikTok’un sinema sektörü üzerindeki etkisi
Yapay zekâ ile oluşturulan reklamlar ve tüketicilerin tepkileri
ve çok daha fazlası sizi bekliyor.
Keyifli okumalar!
Kaldığımız Yerden
Google enerjisinin bir kısmını bu sıralar hakkında açılan davalarla uğraşarak tüketiyor. Geçen sayıda bahsettiğim “Chrome tarayıcısında kullanıcıların açık rızası olmadan veri topladığı” iddiasıyla açılan davayı kaybettikten sonra, ABD’de ikinci bir dava ile karşı karşıya. Yeni açılan davadaki suçlama oldukça ağır: “Reklamcılık sektöründe yasadışı tekel oluşturmak.”
“Google’ın reklam teknolojisi hizmetlerini, rakiplerini engellemek ve pazarın her alanını kontrol etmek için kullandığı” iddia ediliyor. Savcılar şirketin tekelci uygulamaları nedeniyle yayıncıların daha az kazandığını ve reklam verenlerin daha fazla ödeme yaptığını öne sürüyor. Verilebilecek olası cezalar arasında, şirketin dijital reklam teknolojisi işini bölmesi ve bazı varlıklarını satması gibi yapısal çözümler var.
Bir başka davada ise yine Google, Birleşik Krallık Rekabet ve Pazarlar Kurumu(CMA) tarafından reklam teknolojisi pazarındaki hakimiyetini kötüye kullanarak rakiplerinin rekabet etmesini engellemekle suçlanıyor. Bu sefer ki iddia; Google'ın, reklam alanı satın alma ve yönetme araçlarını kullanarak kendi reklam değişim platformunu güçlendirmesi ve rakip ürünlerin etkili rekabetini engellemesi. Elbette ki Google bu iddiaları reddediyor. Sonuçlar reklam endüstrisi için dönüştürücü olabilir. Konuyu takipte kalacağız.
Önceki sayıda OpenAI’ın SearchGPT’sinin arama deneyimini yeniden tanımlayacağını ve markalar için yeni fırsatlar yaratacağını söylemiştim. Herkes, SearchGPT’nin, Google’ın yerini alıp alamayacağını tartışıyor. İlk incelemeler Google’ın kolay yenilmeyeceğini gösterir nitelikte. İki arama motoru arasında karşılaştırma yapan Anastasia Kotsiubynska’nın incelemesine göre; SearchGPT, Google’a nazaran arama sonuçlarında daha az sonuç sunuyor. Bilgi amaçlı yapılan sorgulamalarda başarılı olmasına rağmen ticari ve işlemsel sorgularda Google kadar etkili değil. Bununla birlikte aynı sorguda aynı alan adları tekrar tekrar görülebiliyor. Bu da Google kadar çeşitlilik sunamadığını gösteriyor. En dikkat çeken avantajı ise Google’da yaygın olan haritalar, videolar ve reklamlardan arındırılmış bir deneyim sunarak daha temiz bir arayüz vadetmesi. Şu anda Google’ın yerini alabilecek bir rakip olduğunu söylemek zor. Ama ileride dişli bir rakip olma potansiyeli de göz ardı edilemez.
Şirketlerin sürdürülebilirlik taahhütlerinden çeşitli sebeplerle vazgeçtiğini yazmış ve bu konuda büyük şirketlerin geri adım attıklarını belirtmiştim. Görülen o ki her marka için geçerli değil bu durum. Nestle, sürdürülebilir ambalaj hedefleri doğrultusunda ABD'deki Vital Proteins markası için %90 daha az plastik içeren kâğıt ve karton kutular geliştirdi. Nescafe ürünleri için de kâğıt dolum paketleri ve geri dönüştürülebilir ambalajlar sunan marka, 2023 yılı sonu itibarıyla ambalajlarının %41,5’ini geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir malzemelerden üretti. Bunlar sürdürülebilirlik taahhütleri açısından yeterli adımlar olmasa da markanın ayrıca atık yönetim sistemleri geliştirmesi ve geri dönüşüm çalışmalarını desteklemesi önemli. Bakalım sürdürülebilirlik konusu markaların maliyet konusundaki tereddütlerine kurban mı edilecek?
Pazarlama bültenin ilk sayısında AR teknolojisinin ve buna bağlı olarak da VR gözlüklerin yüksek maliyet ve kullanıcı alışma zorlukları nedeniyle beklenen ilerlemeyi kaydedemediğini yazmıştım. Bu hafta Meta, geliştiricilerin AR efektleri oluşturmasına olanak tanıyan Spark platformunu Ocak 2025’de kapatacağını duyurdu. Hem de bunu bir Facebook gönderisi ile yaptı. Bu durum aynı zamanda birçok tasarımcının işsiz kalabileceği anlamına da geliyor. Meta, aldığı kararın platformun başarısızlığı ile ilgisi olmadığını gelecekteki ürünlere odaklanmak için bu tercihi yaptığını belirtiyor. Bunu AR teknolojisinden vazgeçme olarak yorumlamak fazla iddialı olabilir. Muhtemelen Meta yapay zekâ (AI) teknolojisine daha fazla yatırım yapmayı hedefliyor ve kaynakları daha verimli kullanmak için bu kararı aldı. Yıllarca bu platforma yatırım yapan insanlar için üzücü bir karar.
Kısa Kısa:
Google’ın yeni yapay zekâ alışveriş aracı kullanıcıların elbiseleri sanal modeller üzerinde denemesine olanak tanıyor. ABD'deki kullanıcılar, SIMKHAI, Boden ve Staud gibi markaların elbiselerini Google Arama kısmından seçip modeller üzerinde görselleştirebiliyor. Üstelik New York moda haftasındaki elbiselerde bu araçla sanal olarak denenebilecek ve ön sipariş verilebilecek. Yapay zekâ, basit görüntüleri işleyerek elbiseleri ve vücut özelliklerini ayrıntılı bir şekilde görselleştiriyor. Bu sayede kullanıcılar, kıyafetlerin dokusunu ve vücuda nasıl oturacağını net bir şekilde görebiliyor.
Burada yapay zekâ destekli sanal deneme araçlarının makyaj sektöründe elde ettiği başarıyı hatırlatmakta fayda var. Neutrogena ve L’Oréal gibi markaların yaptıkları araçlar, kullanıcıların kendi yüzlerini yükleyerek kişiselleştirilmiş ürün denemeleri yapabilmesi sayesinde büyük başarı yakaladı. Ancak Google’ın elbise deneme aracı, mankenler üzerinden elbiselerin denenmesine imkân sağladığı için kişisel etkileşimden uzak bir deneyim sunuyor. Makyajdaki bu doğrudan kullanıcı katılımı, güçlü bağlar yaratırken, elbise denemede aynı başarıya ulaşılıp ulaşılmayacağı bence şüpheli. Bu başlığı tıpkı tüm diğer başlıklar gibi Burak ağabey ile değerlendirdik. Ben bu teknolojiden oldukça umutlu iken Burak ağabeyin iddiası işe yaramayacağı yönünde. Bakalım zaman kimi haklı çıkartacak.
TikTok'un sinema sektörüne etkisini inceleyen bir araştırma, ilginç bir sonuçlara ulaştı. Kullanıcıların üçte biri, uygulamada gördükleri içerikler sayesinde sinemada yeni bir film izlemeye karar verdiğini belirtiyor. Ayrıca, kullanıcıların %47'si yeni filmleri TikTok üzerinden keşfettiklerini ifade ediyor. Bu verileri dikkate aldı mı bununla ilgili bir kanıt bulamadım ama TikTok etkisine kayıtsız kalamayan Universal Pictures TikTok'u aktif bir pazarlama aracı olarak kullanıyor.
Universal Pictures, "Twisters" filmi için TikTok'ta özel bir kanal açıp günlük içerikler paylaşınca, film 80,5 milyon dolarlık bir hasılat elde etti. Sony Pictures da boş durmadı ve "Bad Boys: Ride or Die" için TikTok'taki içerik üreticileriyle el ele verip, filmin 56,5 milyon dolarlık gişe başarısına katkı sağladı. TikTok, diğer sosyal medya platformlarından farklı olarak geleneksel pazarlama yöntemlerinin ötesine geçerek, viral içerikler ve samimi etkileşimlerle insanların film izleme kararlarını doğrudan etkilemeyi başarıyor. Görünen o ki, sinema sektörü için yeni ve etkili bir vitrin haline geliyor.
Sizce yapay zekâ ile üretilen reklamlar hakkında tüketiciler ne düşünüyor? Ad Age-Harris'in yaptığı anket, bu soruya cevap veriyor. Katılımcıların %45'i markaların yapay zekâ kullanımını desteklerken, %36'sı buna karşı çıkıyor. Şaşırtıcı bir şekilde, Z kuşağı bu konuda en çok karşı çıkan grup. Ancak, yapay zekâ reklamlarıyla karşılaşanların %71'i bunda bir sorun görmüyor. Bu sonuçlar, yapay zekânın reklamcılıkta giderek daha fazla yer bulacağına işaret ediyor.
IKEA, Madrid ve Oslo'da başlattığı IKEA Preowned adlı ikinci el mobilya pazaryeriyle, müşterilerinin birbirlerine mobilya satabilmesini sağlayan bir platformu deniyor. Bu platformda, yapay zekâ destekli bir veri tabanıyla ürün bilgilerini eklemek oldukça kolay. Satıcılar, ister nakit ödeme alabiliyor isterlerse de %15 bonuslu hediye çekini tercih edebiliyorlar. IKEA'nın bu adımı, sürdürülebilirlik trendine ayak uydurarak müşteri sadakatini artırmayı hedefliyor. İkinci el satışlar, çevre bilincine sahip tüketicilere hitap ederken, IKEA'ya olan bağlılığı da güçlendirmeyi amaçlıyor.
Mattel ve Nokia’nın üreticisi HMD, Z Kuşağı’nın nostalji eğilimlerine hitap eden yeni bir Barbie temalı tuşlu telefon piyasaya sürdü. Bu telefon, internet erişimine ve sosyal medya uygulamalarına sahip değil. Bununla birlikte özellikle Z Kuşağı'nın dijital detoks eğilimleri göz önünde bulundurularak tasarlandı. Burada markanın gençlerin geçmişe özlemini ve aynı zamanda sürekli çevrimiçi olma baskısından uzaklaşma isteğini karşılamayı hedefliyor. Tasarım olarak ise Z Kuşağının retro estetiğe olan eğilimini yansıtıyor. Barbie ve tuşlu telefon kavramlarını birleştiren markanın geriye dönük inovasyon yolunu izlediğini söylemek yanlış olmaz. Bakalım Z kuşağının bu telefonlara ilgisi nasıl olacak?
Güzel İşler:
Pazarlama üstadı Seth Godin, yeni kitabını 1000 hayranına özel bir paketle tanıtıyor. Paketin içerisinde kitabın 7 kopyası, koleksiyonluk bir çikolata, strateji kartları ve üç aylık dijital platform erişimi var. Godin, hazırladığı bu özel paketle okuyucuların kendi çevreleriyle kitabı paylaşarak yayılmasına öncülük etmelerini hedefliyor. Yazar bu stratejiyle Burak abinin Godin hakkındaki yazısında bahsettiği gibi pratik ve uygulanabilir pazarlama stratejilerini kullanıp hayranlarını aktif birer marka elçisi haline getirerek, organik ve güçlü bir topluluk oluşturmak istiyor. Ne dersiniz, doğrudan etkileşim ve hayran pazarlaması işe yarayacak mı?
Lego ve Nike, 2025 yılında başlayacak ortaklıklarını duyurdu. Bu iş birliği kapsamında, ortak markalı ürünler, içerikler ve deneyimlerin sunulması bekleniyor. Ancak hangi Nike ürünlerinin veya sporcularının dahil olacağı henüz açıklanmadı. Lego’nun daha önce Manchester United ve çeşitli F1 takımlarıyla iş birliği deneyimi bulunurken, bu yeni ortaklıkta Nike’ın özellikle genç kitlelere yönelik ürün ve deneyimlerle öne çıkması bekleniyor.
Meksikalı girişim Someone Somewhere, yerli zanaatkârlarla çalışarak geleneksel el işçiliğini modern ürünlerle buluşturan bir şirket. Yapay zekâ teknolojisini kullanarak zanaatkârların işlerini dijital dünyada tanıtan girişim, Meksika Milli Takımı için tasarladığı Adidas konseptiyle dikkatleri üzerine çekti. LinkedIn'de viral olan paylaşım, Adidas ile iş birliği yapmalarını sağladı.
PayPal, Amerikalı ünlü komedyen Will Ferrell'ın başrolde yer aldığı ve Fleetwood Mac'in "Everywhere" şarkısının yeniden yorumlandığı bir reklam kampanyası başlattı. Kampanya, PayPal’ın geri ödeme ödüllü banka kartını ve diğer yeni hizmetlerini vurgulayarak marka bilinirliğini artırmayı hedefliyor. Kampanya televizyon, dijital medya, sosyal medya ve açık hava reklamlarıyla geniş bir kitleye ulaşıyor.
Son haber ise Burger King ile alakalı. Burger King, Türkiye’de başlattığı yeni reklam kampanyasıyla sosyal medyada bir anda gündem oldu. Şirket, “Burger” kelimesinin Türkçe okunuşuna uyarlanan "Börgır" ifadesini kullanarak, eğlenceli bir dil oyunuyla yeni bir tanıtım süreci başlattı. Kampanya, Türkiye'de burger kelimesinin günlük dilde nasıl kullanıldığını ve Burger King’in bu algıyı sahiplendiğini gözler önüne seriyor. Marka yaptıkları anket çalışmasına göre, katılımcıların %80’i “Börgır” denilince Burger King’i düşündüğünü belirtiyor. Bu verilerle desteklenen reklam, markanın 30 yıldır Türkiye’de kazandığı popülariteyi pekiştirmeyi amaçlıyor.
Pazarlama bülteninde bu hafta anlatacaklarım bunlar.
Bültenin altına yorumlarınızı bırakabilir ve desteğinizi iletebilirsiniz.
İki hafta sonra görüşmek üzere!