Executive Summary - Pazarlama ve Tüketici Trendleri - 19
Trump’ın tarifelerinden Apple’ın değer kaybına, Meta’nın gençleri hedeflemesinden Amazon’un dönüşümüne kadar ekonomik belirsizlikler ve pazarlama stratejilerinin kesiştiği bülten sizi bekliyor!
Pazarlama ve Tüketici Trendleri bülteninden merhaba! Bu haftaki bültende Trump’un tarifelerinin etkileri var:
Trump’un içgüdüleri markalara ne anlatıyor?
Tarifeler Apple’ı vurdu
Meta’nın güvenlik gösterisi
Cursor’ın sadece ürün odaklı başarısı
ve daha fazlasını okuyacaksınız. Başlıyoruz!
Yeni Gerçekliğimiz: İçgüdülerimiz
Trump bir sabah uyandı ve Çin ile birlikte AB ülkelerine kimsenin beklemediği şekilde gümrük tarifeleri getirdi. Sonra başka bir sabah Çin dışındaki tüm ülkeler için bu tarifeleri 90 günlüğüne durdurduğunu söyledi.
Trump’ın Çin’e karşı uyguladığı %125’lik gümrük tarifesi ve diğer ülkelere 90 günlük erteleme getirmesi uluslararası ticaretle birlikte elbette markaları da doğrudan etkiliyor. Teknoloji ürünlerinden tekstile kadar birçok sektörde maliyetler artarken markalar fiyatlarını yükseltmek ya da geçici olarak satışları durdurmak zorunda kalıyor.
Aslında burada mesele sadece daha pahalıya ürün satmak değil, bu değişimi müşteriye nasıl anlattığın. Yani marka iletişimi... Bu noktada Trump'ın iletişim tarzı, markalar için de ilham olabilir. Öngörülemez, filtresiz ve doğrudan. Bunu bir lider olarak yapması tartışılır, evet. Ama bir pazarlamacı olarak dönüp baktığınızda, Trump’ın her kriz anında sergilediği otantik tavır, onu seven kitleyle arasındaki bağı daha da güçlendiriyor. “İçgüdülerimle karar verdim” diyebiliyor. Ve bu açıklama, kulağa ne kadar saçma gelirse gelsin, bir grup insan için “gerçek” oluyor.
Aklımıza marka iletişiminin iyi bir örneği olarak Köfteci Yusuf meselesi geliyor. Hakkında ortaya atılan iddialara karşı, uzun bir video ile kamera karşısına geçti. Nokta atışı bir açıklamayla her şeye cevap verdi. Ne bir PR metni ne de kriz yönetimi protokolü. Sadece yüzünü gösterdi ve ne olduğunu anlattı. İnsanları ikna eden de bu samimiyet oldu.
Trump’ın gümrük tarifelerinden buraya nasıl geldik diye merak ediyorsanız Editör Masası yayınının linkini buraya bırakıyorum:
Editör Masası - 5: "13 Nisan Bülteni"
İptal Tuşu Reklam Kurtarır
Trump’ın ithalata getirdiği yeni tarifeler, reklamverenleri belirsizlikle baş başa bıraktı. Artan maliyet baskısı altında şirketler, daha esnek, performansa dayalı reklam modellerine yöneliyor. Pazarlama bütçelerini hızlıca revize edebilmek için medya şirketlerinden daha esnek anlaşmalar talep ediliyor. Reklamverenler, harcamalarını hızla azaltabilecekleri ya da yönlendirebilecekleri modeller talep ediyor. Hatta yüzde 100 iptal edilebilir taahhütler istiyorlar.
Özellikle dijital platformlar bu süreçte öne çıkıyor. Geleneksel TV reklamları ise kesintiye en açık alan olarak görülüyor. Ayrıca fiziksel mağazası olmayan ya da dijital ortamda güçlü olmayan markalar için reklam harcamalarını kısmak uzun vadede marka bilinirliğini zayıflatacak bir hamle olarak görülüyor.
Amazon’un Vazgeçişleri
Trump’ın yeni tarifelerinden etkilenen şirketlerden biri de Amazon. Şirket, Asya’dan doğrudan ithal ettiği bazı toptan siparişleri iptal etmeye başladı. İptal edilen ürünler arasında klima, plaj sandalyesi ve scooter gibi ürünler yer alıyor. Amazon, bu konunun tarifeler ile ilgili olup olmadığına dair bir açıklama yapmasa da tedarikçiler kararın doğrudan tarifelerle ilgili olduğunu düşünüyor.
Ayrıca, Asyalı birçok tedarikçinin sipariş iptaliyle karşılaştığını ve alternatif olarak düşük kârla farklı pazarlara yönelmek zorunda kaldıkları da belirtiliyor.
Haul Artık Ucuz Değil
Tarifelerden Amazon’un ucuz satış yapmak için kurduğu Haul platformu da etkilendi. Hatta bu etki Haul’un kurulma amacından sapmasına da neden oluyor. Öyle ki Çin’den doğrudan gönderilen, 20 dolar altı ürünlerle pazara giren Haul, artık Adidas, Levi’s ve Gap gibi markaların ABD depolarındaki stoklarını öne çıkarmaya başladı.
Bu değişim, Mayıs'ta kaldırılması planlanan ve 800 dolar altı paketleri vergiden muaf tutan yasanın yürürlüğe girmesinden önce maliyetleri dengeleme çabası olarak görülüyor. Ancak fiyatlar şimdiden yükseldi. Haul'daki ürünler Amazon fiyatlarına yaklaştı. Bu da markanın vaat ettiği ucuzluk algısını zedeliyor.
Tarifeler Apple’ı Vurdu!
Apple, vergiler nedeniyle üretim maliyeti ve satışlar açısından çift taraflı baskı altında. Üretiminin %90’ını Çin’de yapan şirket, ABD’deki satışlarında %60’a varan maliyet artışıyla karşı karşıya. Çin ise ABD ürünlerine %34 vergiyle yanıt verip nadir toprak elementleri ihracatına kısıtlama getirince, Apple tedarik noktasında da darbe aldı. Markanın B planı olarak üretimi Hindistan ve Vietnam'a kaydırmayı planladığı söyleniyor. Trump, bu ülkelere de vergi getirmişti ama şimdilik bunu 90 gün boyunca durduğunu biliyoruz.
Markanın üretimini ABD’ye kaydırması neredeyse imkânsız: Sadece %10’luk bir tedarik zinciri için 3 yıl ve 30 milyar dolar gerekiyor. Bu da bir iPhone’un fiyatını 3.500 dolara çıkarabilir. Artan maliyetlere rağmen şu an için ürünlere herhangi bir zam yapılmadı. Bütün bu yaşananlarla Apple’ın değeri 700 milyar dolar azaldı ve şirket, dünyanın en değerli şirketi unvanını Microsoft’a kaptırdı.
TikTok’un Satış Muamması
TikTok ile ilgili Trump’ın başkanlığa geldikten sonra verdiği ek süre doldu. Ve Trump yeniden şirkete 75 günlük bir ek süre daha verdi. Söylentilere göre şirketin satış anlaşması neredeyse tamamlanmışken getirilen tarifeler yüzünden süreç iptal edildi. Trump şimdi, TikTok’un satışı karşılığında Çin’e gümrük muafiyeti teklif etmeyi tartışıyor. Amazon’un son dakika teklifiyle birlikte birçok güçlü aday devrede, ama platformun geleceği hâlâ belirsiz.
Meta’nın Güvenlik Gösterisi
Meta, daha önce Instagram'da sunduğu genç kullanıcılar için daha güvenli bir sosyal medya deneyimi iddiasını Facebook ve Messenger’a da taşıyor. Teen Accounts sistemiyle 13-15 yaş arası kullanıcılar artık ebeveyn izni olmadan canlı yayın yapamıyor. Ancak sistemin etkisi hâlâ belirsiz; uzmanlar Meta'nın bu adımın neyi gerçekten değiştirdiğini açıklamadığını söylüyor. Bir yanda “doğru yönde bir adım” yorumları var, diğer yanda hâlâ yaşı saklamak çok kolay ve algoritmaların zararlı içerikleri ne kadar engellediği bilinmiyor.
Meta Gençleri Mutsuzken Avlıyor
Genç kullanıcılara yönelik Meta’nın eski üst düzey yöneticisi Sarah Wynn-Williams, ABD Senatosunda yaptığı açıklamalarla gündem oldu. Sarah, Meta’nın 13-17 yaş arası gençleri kendilerini değersiz, başarısız ya da mutsuz hissettikleri anlarda hedefleyerek reklam gösterdiğini, bu duygusal boşluklardan faydalandığını söyledi. Örnek olarak da bir genç kız selfie’sini sildiğinde, görünüşüne dair güvensizlik yaşadığının varsayıldığını ve hemen bir güzellik ürünü reklamı karşısına çıkarıldığını belirtti.
Sarah, yöneticilerin bu yaş grubunu “en değerli reklam kitlesi” olarak tanımladığını ve bu verilerle reklamverenlere özel fırsatlar sunduğunu dile getirdi. Üstelik bu ürünleri geliştiren pek çok yöneticinin, kendi çocuklarının Facebook ya da Instagram kullanmasına izin vermediğini de ekledi. Peki Meta bu açıklamalar karşısında ne yaptı? Elbette iddiaların gerçeklikten kopuk ve asılsız olduğunu belirtti.
Markalar Influencer’a Yöneliyor
Influencer marketing, dijital reklamcılığın etkisinin yavaşladığı bir dönemde markalar için güçlü bir alana dönüşüyor. Bunu neye dayanarak söylüyoruz: Sprout Social’ın Ocak 2025’te ABD, İngiltere ve Avustralya’dan 650 sosyal medya yöneticisiyle gerçekleştirdiği ankete göre, pazarlamacıların %59’u bu yıl daha fazla influencer ile çalışmayı planlıyor. Bu oran B2C markalarda daha da yüksek. Markaların %52’si 6-10 influencer ile, %23’ü ise 11-19 influencer ile çalışıyor.
Araştırmaya göre, influencer iş birliklerinin arkasındaki en güçlü motivasyon;
Marka bilinirliği sağlamak (%66)
Etkileşimi artırmak (%59)
Güven, gelir artışı gibi değerlerle ilişki kurmak (%55)
Büyümenin Arkasında Sadece Ürün Var
Hiç reklam yapmadan 200 milyon dolarlık gelire ulaşmak… Anysphere’ın yapay zekâ destekli kod editörü Cursor, pazarlama açısından alışılmışın dışında bir başarıya ulaşmış gözüküyor. 2024’te bireysel geliştiricilere odaklanarak piyasaya çıkan Cursor, yalnızca iki ayda yıllık gelirini 100 milyondan 200 milyon dolara çıkardı. Üstelik bu başarı tamamen bireysel abonelerden geldi. 360.000 kullanıcı ayda 20 ila 40 dolar arasında ödeme yapıyor. Ürünün ücretsiz versiyonu da 2.000 satıra kadar kod tamamlamaya izin veriyor. Bu özellik erişimi daha da yaygınlaştırıyor.
Büyük pazarlama bütçeleri olmadan da doğru ürünü, doğru kitleye sunarak büyümenin mümkün olduğunu gösteren Anysphere, aslında pazarlamanın özünü de hatırlatıyor: İyi bir ürün, doğru çözümü sunuyorsa, insanlar onu bulur.
Kindle’da Renk Var Tat Yok
Amazon’un ilk renkli E-Ink okuyucusu Kindle Colorsoft, yapılan yorumlara bakılırsa tüketici ilgisini çekmekte zorlanıyor. Bunun en önemli sebebi vaat ettiği renkli Paperwhite deneyiminin fiyat ve performans açısından tatmin edici olmaması. Cihaz, kitap kapaklarını ve notları renklendirse de ekran hala soluk, metinler ise netlik açısından oldukça kötü. Özellikle çizgi roman, PDF ve görsel içeriklerde ekran boyutu küçük kaldığı için deneyim tatmin edici bulunmuyor. Ürün yeni görünse de kullanıcılar için henüz ikna edici değil.
Ghibli’nin Getirdiği Riskler
ChatGPT’nin Ghibli tarzı görsel üretim özelliği kullanıcı ilgisini oldukça artırdı. Öyle ki Open AI, yalnızca bir saatte bir milyon yeni kullanıcı kazandı ve uygulama içi gelir %6 arttı. Ancak bu özelliğin getirdiği riskler hiç konuşulmadı. Kullanıcıların yüklediği görseller üzerinden biyometrik veriler toplanması, telif haklarına ilişkin belirsizlikler ve içeriklerin nasıl lisanslandığı konuları birer muamma. Pazarlamacılar açısından görsel üretme noktasında güçlü bir araç olsa da veri güvenliği, telif sınırları ve etik sorumluluklar konusunda dikkatli olmak gerekiyor.
Gündem hızla değişiyor ama pazarlamanın özü aynı kalıyor: İnsanları gerçekten neyin etkilediğini anlamak. Bazen bu bir açıklamanın samimiyeti, bazen doğru anda yapılan sessiz bir hamle. Büyük veriler ve büyük kararlar arasında, küçük ama gerçek hisler gizlidir.
Keyifli haftalar!