Executive Summary - Pazarlama ve Tüketici Trendleri - 17
Trump'ın desteği Tesla'yı etkileyecek mi? Pazarlamacılar YZ'dan memnun mu? Sosyal medya yeni AVM'ler mi? bu soruların cevabı bültende!
Pazarlama ve Tüketici Trendleri bülteninden merhaba! Bu haftaki bültende;
Tesla’ya Trump Yardımı
Meta’dan Robin Hood Olur mu?
Volvo’nun Arabasız Reklamı
Yeni AVM: Sosyal Medya
ve daha fazlasını okuyacaksınız. Başlıyoruz!
Tesla’nın Marka Yüzü Trump
Bültenin ilk konusu Trump’ın yaptığı Tesla S Plaid tanıtımı. Elon Musk düşen marka değeri ve hisseleri kurtarmak için alışılmadık bir hamle yaptı. ABD Başkanı Donald Trump’a 90.000 dolarlık bir Model S Plaid sattı. Trump, bu alımın yerli üretime destek olduğunu ilan etti ve aslında fiili bir pazarlama kampanyasına dönüştürdü. Sorun şu ki S Plaid, araçta yaşanan teknik arızalardan dolayı 37 kez geri çağırıldı. Bu durum ise Trump'ın hamlesinin bir destek hamlesinden çok stratejik bir manevra olduğunu düşündürüyor. Bu olay, teknoloji ve siyaset arasındaki ilişkinin pazarlamaya yansımasının örneği.
Tesla’nın başına gelenler bununla da sınırlı değil. Markanın satışları Avrupa’da da oldukça kötü gidiyor. Öyle ki 2024 yılı son çeyreğinde;
İspanya'da %10,
İsveç'te %42,
Fransa'da %45,
Norveç ve Danimarka'da %48,
Portekiz'de %53,
İtalya'da %55,
Almanya'da ise %76 düşüş yaşandı.
Bunun en büyük sebebi, Musk’ın fikirleri ve özellikle aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisine verdiği destek. Önceki bültende yazdığımız gibi Tesla, Avrupa’da ciddi bir boykot ile karşı karşıya. Hatta mağazalara saldırılar olduğu haberleri de geliyor. Araç sahipleri, Tesla rozetlerini söküp başka markaların amblemlerini takıyor. Musk’ın politik duruşu ve olaylı kişiliğinin Tesla markasını zehirlediğini söylemek yanlış olmaz.
Meta’dan Robin Hood Olur mu?
Meta'nın yapay zekâ eğitimi için telif hakkıyla korunan eserleri izinsiz kullanması, etik veri politikaları açısından sorun oluşturuyor. Ve bu sorunu da içerik üreticileri Meta’yı mahkemeye vererek kanıtlamak istiyor. Meta ise kesin bir yargıya varılmadan önce kendisinin yapacağı savunmanın beklenmesinden yana. Ancak buradaki asıl soru, yapay zekâ modellerinin "Robin Hood" yaklaşımıyla açık kaynak sunulmasının bu ihlalleri ne ölçüde etik hale getirdiği. Bunu yapan sadece Meta değil OpenAI ve diğer şirketler de benzer yöntemler kullandı.
Meta'nın bunu Open Source olarak paylaşması rekabet avantajı mı? Tıpkı Çinli elektrikli otomobil üreticilerinin Amerikalı rakiplerine karşı bulduğu rekabet avantajı gibi. Meta'nın da yanlış yerlerde avantaj araması uzun vadede markaya zarar verebilir. Açık kaynak erişimi, etik ve telif hakkı tartışmaları arasında gidip gelirken Meta’nın uzun vadede güven ve itibarı koruyacak stratejilere odaklanması gerekiyor.
Çalıyor ama Çalışıyor!
Telif haklarının ihlali konusunda tartışmaların odağındaki başka bir şirket ise OpenAI. Sam Altman son yaptığı açıklamada yaratıcı yazma konusunda iyi olan yeni bir yapay zekâ modeli geliştirdiklerini duyurdu. Hatta yapay zekâ ve yas temalı bir hikâye örneğini de Altman yayınladı. Bu modelin yaratıcı yazarlık konusunda ne kadar başarılı olacağının merak edilmesi dışında asıl sorun tabii ki telif hakları.
OpenAI’nin telif hakkıyla korunan içerikleri kullanarak modellerini eğittiğini kabul etmesi, etik ve yasal tartışmaları yeniden alevlendirdi. YZ’nin insan yaratıcılığına alternatif olup olamayacağı tartışılırken, asıl soru şu: Yazarların emeğini kullanarak mı başarılı oluyorlar, yoksa edebi üretimde yeni bir çağ mı başlatıyorlar?
Bu Kelimeleri Siz Değil Yapay Zekâ Kullanıyor
Yapay zekânın yaratıcı modelinin sonuçları nasıl olacak merak konusu. Bir taraftan da yapay zekâ ile yazılan yazıların tespiti konusunda çalışmalar yapılıyor. Carnegie Mellon Üniversitesi’nden araştırmacılar, farklı büyük dil modellerinin kendine özgü yazım tarzlarını belirleyerek, hangi yapay zekanın metni ürettiğini %97 doğrulukla tespit edebilen bir model geliştirdi. Bu araştırmaya göre;
ChatGPT’nin GPT-4o modeli “utilize” kelimesini diğer modellere kıyasla daha fazla kullanıyor.
DeepSeek, “certainly” kelimesini tercih ediyor.
Google’ın Gemini modeli, sonuçlarını genel olarak “essentially” kelimesiyle başlatıyor.
Anthropic’in Claude modeli, kaynak gösterirken “according to” ve “according to the text” ifadelerini çok fazla kullanıyor.
xAI’nin Grok modeli ise öğretici ve açıklayıcı bir tarz benimseyerek kullanıcılara önemli noktaları hatırlatıyor ve “not only”, “but also” kalıbını sıkça kullanıyor.
Bu bulgular, kullanıcılara belirli yazım görevleri için en uygun modeli seçmede yardımcı olabilir. Bununla birlikte yapay zekâ tarafından üretilmiş metinleri insan yazısı gibi göstermek isteyenleri yakalamayı kolaylaştırabilir :))
Pazarlamacılar YZ’den Memnun Değil
Yapay zekâyı en çok kullanan mesleklerden biri pazarlamacılar. Grow and Covert tarafından yapılan ankete göre pazarlamacıların %83’ü YZ destekli içerik yayınladıklarını belirtiyor. Ama ortaya çıkan içerikten de memnun olmadıkları görülüyor.
Hız, araştırma ve içerik planlama süreçlerinde büyük avantaj sağlasa da yayınlanabilir içerik üretme noktasında insana olan ihtiyacın devam ettiğini belirtiyorlar. Hatta ankete katılanların %60’ı, YZ’nin ürettiği metinlerin insan yazımına kıyasla daha fazla düzenleme gerektirdiğini belirtiyor.
Volvo Reklamında Araba Komple Yok
Yapay zekâ ile ilgili bir konu da reklamlarda kullanılması. Volvo’nun "Come Back Stronger" reklamı bu açıdan iyi bir örnek. Midjourney, Runway ve ChatGPT ile üretilen bu reklamda araba gözükmüyor. Bir anlamda marka inovasyonu sergilemek yerine YZ’nin eksik yönlerini öne çıkardı.
Tıpkı Coca-Cola’nın 2024 tatil reklamında olduğu gibi yapay zekanın hikâyenin önüne geçmesi, izleyicinin duygusal bağ kurmasını zorlaştırdı. İnsanlar bir markanın teknolojiyi nasıl kullandığını değil, onlara nasıl hissettirdiğini hatırlar. YZ, süreçleri hızlandırabilir, içerik üretimini destekleyebilir ancak hikâyeyi gölgede bırakmamalı. Bu reklamda görünen o ki yapay zekâ bir destekleyici olmanın ötesine geçip tüketicinin odağını hikâyeden koparmışa benziyor.
Google Hâlâ Baş Köşede
Yapay zekâ konusu gündeme gelince Google’a değinmeden de geçmek olmaz. YZ’nin ortaya çıktığı andan itibaren Google’ın kullanımının giderek azaldığı ile ilgili haberleri biz de yazdık. Amerika’da Datos (Semrush Şirketi) tarafından yapılan bir araştırma, Amerikalıların, Google kullanma sıklığını ve ne için kullandıklarını ortaya koyuyor. Dünya genelinde Google’ın %90,15 pazar payına sahip olduğunu ve internet kullanıcılarının %81’i ayda en az bir kez arama motoru kullanıyor. Amerikalılar ayda ortalama 126, en sık ise 53 benzersiz Google araması yapıyor. Ama bizim dikkatimiz çeken veriler şunlar;
Google Görseller, 2024’te masaüstü aramalarının yaklaşık 1/8’ini oluşturdu.
Google Alışveriş, Haberler ve Video sekmeleri genel arama sonuçlarında yer aldığından, doğrudan bu sekmelere yapılan aramalar daha düşük görünüyor.
Görsel aramaların yüksek hacmi, markaların içerik stratejilerinde görsel kullanmaya daha fazla önem vermesi gerektiğini gösteriyor.
Instagram Google’a Rakip Olabilir mi?
Instagram, Meta AI ile arama özelliğini platforma entegre etmeyi planlıyor. Böylece kullanıcıları platformda daha uzun tutmayı amaçlıyor. Yorumlar bölümüne eklenen arama simgesi, yapay zekâ tarafından oluşturulan özetler, Reels ve harici kaynaklarla besleniyor. Google ve TikTok’un arama savaşına katılan Meta, böylece kullanıcıları platform içerisinde tutarak Google’a bağımlılığı azaltmak istiyor.
Yeni AVM: Sosyal Medya
Sprout Social’ın yaptığı araştırmaya göre tüketicilerin %90'ı trendleri ve kültürel gelişmeleri takip etmek için sosyal medyayı kullanıyor. Bu oran televizyon, dijital medya veya yüz yüze iletişimden daha yüksek. Markalar açısından baktığımızda ise araştırmaya katılanların %81’i sosyal medyada gördüğü içeriklerle anlık alışveriş yapıyor. Bu noktada markaların sosyal medya diline hâkim olması ve aktif şekilde kullanması gerekiyor.
Öyle ki %73’ü sosyal medya üzerinden müşteri hizmetlerinden yanıt alamazsa rakiplerine yöneliyor. Bu yüzden markaların sosyal medya diline hâkim olması ve kültürel akıcılığı yakalaması, sadece görünürlük değil, doğrudan satış ve müşteri bağlılığı için de kritik. İnsanların ilgisini çeken içerikler, influencer iş birlikleri ve kullanıcı paylaşımları artık markalar için bir zorunluluk. Önemli olan, her trende atlamadan, markaya uygun olanları seçmek ve sosyal medyanın sunduğu hızlı geri bildirim avantajını iyi kullanmak.
Burada Çalışmayın!
Anduril Industries, alışılmışın dışında bir işe alım kampanyasıyla dikkat çekiyor. Şirket, "Burada Çalışmayın" sloganıyla teknoloji yeteneklerini hedefliyor. Savunma teknolojisi alanında çalışan şirket, grafiti tarzında hazırlanmış ilanlar ile cesur ve seçici marka algısını güçlendiriyor. Özellikle bu ilan LinkedIn’de viral hale gelerek geniş kitlelere ulaştı. Şu an 711 açık pozisyonu bulunan şirket, işe alım stratejisini tam anlamıyla bir pazarlama taktiğine dönüştürüyor. “Herkes için değiliz” mesajı vererek, gerçekten uyum sağlayacak adayları çekmek istiyor.
MrBeast Parayı Çikolatadan Kazanıyor!
Bültenin son konusu ise MrBeast ile ilgili. MrBeast, YouTube’dan çok çikolatadan kazanıyor. 372 milyon abonesiyle YouTube’un en büyük içerik üreticisi olan Jimmy Donaldson, en büyük parasını videolardan değil Feastables adlı çikolata markasından kazanıyor. 2024’te 251 milyon dolar satış ve 20 milyon dolar kâr elde eden marka, MrBeast’in medya işlerinden daha kârlı hale geldi. Organik içeriklerle pazarda yer edinen Feastables, Walmart, Target ve 7-Eleven gibi büyük mağazalarda yer alıyor. Görünen o ki, MrBeast gıda sektörüne adım atarak çok iyi bir yatırıma imza atmış :))
Bu hafta bültende bol bol yapay zekâdan ve istatistiklerden bahsettik. Rakamlar konuşuyor ama her zaman her şeyi anlatmıyor. İşin sırrı, veriyi okuyup doğru yerde insan dokunuşunu ekleyebilmekte.
Keyifli okumalar…