Palantir: Yüzüklerin Efendisi'nden Büyük Birader'e
Korkulan bir 'Büyük Birader' mi, yoksa Batı uygarlığının 'koruyucu meleği' mi?
Yıllarca savunma teknolojileri denildiğinde aklımıza çok büyük şirketler, uçaklar, füzeler, insansız hava araçları ve değişik silahlar geldi. Aslında bir bakıma doğruydu. Yaptıkları tam olarak bu olan bir sektörü başka bir şekilde tanımlamak ve hatırlamak zor. Ama artık oyun ve de oyuncular değişiyor. Bu yeni dönemde, Palantir gibi yazılım ve veri analitiği şirketleri, geleneksel savunma sanayisinin yerini almaya başlıyor, donanım odaklı yaklaşımdan yazılım ve yapay zekâ merkezli savaşa doğru bir kayış yaşanıyor. O zaman Palantir kimdir, ne iş yapar, kısaca bir bakalım.
Etimolojik Olarak Palantir
Aslında şirkete isim koyarken yapacakları işi tam olarak betimlemişler. Yüzüklerin Efendisi kitabının yazarı J.R.R Tolkien'in kurgusal dünyasında, Palantír'ler, kullanıcılara geniş mesafeler arasında iletişim kurmalarını ve dünyanın diğer bölgelerindeki olayları (geçmiş, şimdi ve bazen gelecek) görmelerini sağlayan büyülü kristal küreler ya da gören taşlar olarak tasvir edilir.
Bu taşlar, yöneticilerin uzaktaki yerleri ve olayları görmesine olanak tanır, ancak sinyalleri manipüle edilebilir ve tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Palantir şirketinin bu ismi seçmesi, şirketin askeri ve hükümet kurumlarına sağladığı 'süper güçlü veri görünürlüğü' ile paralellik taşıması Tolkien dünyasını ne kadar sevdiklerini gösteriyor.
Kim? Nerede? Ne Zaman?
2004 yılında iki eski Stanford Hukuk Fakültesi öğrencisi tarafından kuruldu. Bu sınıf arkadaşlarından birinin ismi oldukça tanıdık: Peter Thiel. Evet PayPal mafyasının ilk üyesi ve PayPal’in kurucu ortağı olan Thiel, PayPal’i sattıktan sonra "sivil özgürlükleri korurken terörü azaltabilecek bir yazılım geliştirmek" konusundaki düşünceleri ile Palantir’in ilk adımları atıldı.
Yanına ortak ve CEO olarak eski sınıf arkadaşı Alex Karp’ı aldı. Karp'ın felsefi geçmişi ve benzersiz kişiliği, şirket DNA'sının önemli bir parçası haline geldi. Peter Thiel'in ise Silikon Vadisi'nde çok açık sözlü bir muhafazakar veya tekno-liberteryan olarak tanınmasıyla, bu ikili liderlikte "ilginç ve tuhaf bir ikili" oluşturdular.
PayPal Mafyası, çeşitli teknoloji şirketlerinin kuruluşunda yer alan bir grup eski PayPal çalışanı ve kurucularına verilen bir isimdir. Tesla, LinkedIn, Palantir Technologies, SpaceX, Affirm, Slide, Kiva, YouTube, Yelp ve Yammer üyelerinin kurduğu şirketlerden bazılarıdır. PayPal’in 2002’de EBay tarafından satın alınmasından sonra şirketten ayrılan ilk çalışanlar, birbirleriyle iletişimde kalmaya devam ettiler ve bir kısmı sonraki yıllarda yeni şirketler kurmak için birlikte çalıştı. Bu PayPal mezunları grubu o kadar üretken hale geldi ki PayPal Mafyası terimi ortaya çıktı. Fortune dergisinin 2007 yılında eski PayPal çalışanlarının mafya benzeri kıyafetler giydiği bir fotoğraf içeren bir makalesinin başlığında bu ifadeyi kullanması ile terimin popülaritesi arttı.
Geçmişi Ve Yükselişi
Palantir, 15 yıl boyunca savunma teknolojisi alanında yalnızdı ve Silikon Vadisi'nde ABD hükümetine yardım etme fikri "aptalca" olarak görülüyordu. Bu yüzden yatırımcı bulmakta da zorlandı. Şirket ilk gerçek yatırımını CIA'den aldı. CIA'in girişim fonu olan In-Q-Tel, Palantir'e bir nevi can suyu verdi. Peter Thiel de kendi girişim firması Founders Fund aracılığıyla şirkete 30 milyon dolarlık bir yatırım daha ayarladı.
İlk ürünü Gotham ile asker ve polislere, farklı veri tabanlarını bir araya getirerek terörist ağlarını görselleştirmeye yardımcı oldu. Bu sayede, teröristleri tespit ederken sivil özgürlükleri ihlal etmemeyi amaçlıyorlardı. Alex Karp'ın bu konuda, "Eğer sadece teröristleri bulur ancak sivil özgürlükleri ihlal ederseniz ne anlamı kalırdı?" dedi. Ama bu büyük veri havuzu ve analitiği acaba sadece teröristler için mi kullanılıyor? Maalesef bizim bunu bilmemiz mümkün değil.
Trump ve Sonrası
Şüphesiz Trump’ın en büyük destekçilerinden olan Peter Thiel’ın şirketi olması, Palantir’e yeni kapılar da açtı. Tüm büyük askeri operasyonlarda veri analitiği için Palantir ürünleri kullanılmakta. Ayrıca son zamanlarda olukça tartışmalı bir federal kuruluş olan ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajansına da yazılım hizmeti veriyorlar. Bu sistem, belgesiz göçmenleri takip etmek, tutuklamak ve sınır dışı etmek için tasarlanmıştır ve son zamanlarda "ImmigrationOS" olarak aktif olarak kullanılmakta.
Korucu Melek mi?
Palantir'in hikayesi, başlangıcından bu yana iki zıt algı arasında gidip gelen karmaşık bir durumu temsil etmektedir: Korkulan bir 'Büyük Birader' mi, yoksa Batı uygarlığının 'koruyucu meleği' mi? Palantir sivil özgürlükleri korurken terörü azaltma ve Amerika'yı daha güçlü ve daha iyi hale getirme misyonuyla kuruldu ve bu doğrultuda, terör saldırılarını durdurmada, savaş alanında düşmanları hedeflemede ve hatta Osama Bin Laden'in yerinin tespit edilmesinde rol oynadı.
Ancak, şirketin veri üstünden insanları izleme yeteneği ve ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajansı ile olan tartışmalı işbirliği gibi nedenlerle "Büyük Birader" olarak algılanmasına yol açıyor. Palantir'in yazılımları, dağınık ve yapılandırılmamış devasa veri kümelerini bir araya getirip anlamlandırarak, kullanıcılara geçmiş, şimdi ve hatta bazen gelecekteki olayları görme yeteneği sunmaktadır ki bu da büyük bir kontrol tehlikesi taşımakta.
Mesela PDF'ler, sohbet kayıtları, telefon görüşmeleri, GPS kayıtları, görüntüler, e-postalar ve finansal işlemler gibi çok çeşitli formatlardaki verileri tek bir platformda toplar. Toplanan bu veriler arasında gizli bağlantıları ve kalıpları ortaya çıkarmak için "bağlantı analizi" adı verilen bir yöntem kullanılır. Örneğin, şüpheliler, telefon görüşmeleri, konumlar ve banka hesapları arasındaki ilişkiler kullanıcıların karmaşık ağları ve ilişkileri kolayca anlamasına yardımcı olacak şekilde görselleştirilir. Bu sayede kullanıcılar, durum hakkında daha iyi bilgi edinir ve daha hızlı kararlar alabilir.
Dolayısıyla, Palantir'in faydaları inkar edilemezken, veri analizi ve yapay zeka aracılığıyla toplumsal kontrol ve gözetimin sınırlarının nereye varabileceği sorusu ciddi etik ve distopik kaygıları beraberinde getirmekte. Nihayetinde, Palantir'in bir koruyucu melek mi yoksa Orwell'in karanlık kehanetlerinin bir yansıması mı olduğu sorusu, teknolojinin insanlık için ne anlama geleceğine dair süregelen bir tartışma olarak varlığını sürdürmekte.
Sizce Palantir ve benzeri şirketler koruyucu melek mi yoksa “Büyük Birader” e hizmet eden birer aracı mı?
Bu yazının da sonuna geldik. Beğendiyseniz arkadaşlarınız ile paylaşmanız daha çok kişiye ulaşmamız için önemli. Tekrar teşekkürler.


