Yapay Zekâ Hayvanları Konuşturabilir mi?
Baidu’nun geliştirdiği ve patent başvurusunda bulunduğu yeni teknoloji, insan-dışı iletişimi yeniden tanımlıyor.
Çin merkezli teknoloji firması Baidu, hayvan seslerini insan diline çevirebilecek bir yapay zekâ modeli geliştirdiğini duyurdu. Patent başvurusu Aralık ayında yapılmış olsa da geçtiğimiz Salı günü Çin Ulusal Fikri Mülkiyet İdaresi tarafından kamuoyuna açıklandığında büyük ses getirdi. Yayımlanan başvuruya göre, çeviri yöntemi hayvandan “ses, beden dili, davranış değişimleri ve diğer biyolojik işaretler” gibi çeşitli veri türlerini toplayarak çalışıyor. Sistem, bu verileri analiz ederek önce hayvanın “duygusunu” belirliyor, ardından bu duyguyu hedef dile çeviriyor.
Ses örüntülerini bir bağlam içinde yorumlamaya çalışan ilk uygulama elbette bu değil. 2001 yılında Japon oyuncak üreticisi Takara, köpek havlamalarını tercüme eden Bowlingual’u piyasaya sürerek manşetlere çıkmış; ürün, Time dergisi tarafından “2002’nin En İyi İcatları” arasında gösterilmişti. Şirket daha sonra kediler için Meowlingual adlı benzer bir ürün geliştirdi.
2014 yılında küçük bir İskandinav araştırma laboratuvarı, No More Woof adlı bir cihaz için bir kitle fonlama platformu üzerinden 22.000 ABD dolarından fazla fon topladı. Ancak ekip, üç yıl sonra projenin “sürdürülmesi için fazla maliyetli hale geldiğini” açıkladı.
Kaliforniya merkezli kâr amacı gütmeyen kuruluş Earth Species Project, kuş şarkılarını, yunus ıslıklarını ve fil homurtularını çevirebilecek bir yapay zekâ sistemi geliştirmeye çalışıyor. Bir sivil girişim olan NatureLM ise, hayvanların birbirleriyle nasıl iletişim kurduğunu tespit edebilecek dil modelleri geliştirmek amacıyla 17 milyon dolarlık bir hibe sağladığını duyurdu.
Araştırmacılar, kargaların ve maymunların sesli ifadelerini anlamlandırmak için de makine öğrenimi tekniklerini kullanmayı deniyor.
Ne söylediklerini bildiğimizde ne değişecek?
Duyguları evrensel bir iletişim türü olarak tanımlayabiliriz. Bu teknoloji, hayvanlar ve insanlar arasında daha derin duygusal bir iletişim ve anlayış kurulmasına olanak tanıyabilir; böylece türler arası iletişimin doğruluğu ve verimliliği artabilir.
Veterinerlikten evcil hayvan teknolojilerine, çiftlik yönetiminden yaban hayatı korumaya kadar birçok alanda kullanılabilir.
Ama bir taraftan da bu gelişme, sadece insanlar arası değil, türler arası iletişimi de yapay zekâ ile mümkün kılma potansiyeli taşıyor.
Geçtiğimiz yıl, Dünya Dışı Zekâ Araştırmaları (SETI) ekibinden bir grup bilim insanı, Alaska’da bir kambur balina ile “iletişim kurduklarını” iddia etti.
SETI araştırmacısı ve California Üniversitesi Davis hayvan davranışları uzmanı Josie Hubbard, o dönem New York Post’a verdiği röportajda “Balinalarla kurduğumuz iletişimden öğrendiğimiz şeyler, bir gün uzaylılarla bağlantı kurmamız gerektiğinde bize yardımcı olabilir” dedi.
Anlayacağınız yapay zekanın hayvanları “konuşturması” sadece bir mühendislik başarısı değil, aynı zamanda “anlama” yetisinin sınırlarını zorlayan felsefi ve sosyolojik bir adım. Pet-tech, pet-health gibi evcil hayvan sahiplerine yönelik AI ürünlerinin ve start-up’ların gelişiminin hız kazanmasını gözlemleyecek olsak da köpeğinizin havlaması “beni bırakma” diye çevriliyorsa artık onu bırakıp evden çıkabilecek misiniz? Ya da sizce de başka türler ile de iletişimde bu araçları kullanabilir miyiz?
Bu tarz gelişmeleri kaçırmak istemiyorsan sen de theexeecutives.net’e:
Sonraki bültende görüşmek üzere!




